Türkiyəli jurnalist, Azərbaycanın dostu, BengüTürk televiziyasının rəhbəri Murad İde-dən erməni jurnalistə sillə kimi cavab. Murad İde öz yazısını redaksiyamıza göndərib. Həmin yazını olduğu kimi təqdim edirik...
Yüzyılın yalanında 2015’e hazırlanan Ermeni lobisinin kalemleri yeni bir malzeme üretti, “KARABAĞ’A KOBANİ’DEN BAKMAK.”
Ayn Al-Arap’tan (Kobani) bir dram pazarlanıyor Dünya’ya.. Ve müşterisi de hazır.. İşgal altındaki bir toprağı “Kobani dramı” üzerinden pazarlamaya kalkan tüccar siyasetin kalem erbabı çalışmaya başladı.. Peki biz ne yapacağız, biz nereden bakacağız?
Murat İDE yazdı..
KOBANİ(!)DEN “KÜRT” BAKIŞI DEĞİL
KARABAĞ’DAN “KURT” BAKIŞI..
2015 kapıda..
Ermenistan, Ermeni Lobisi,Ermeni Diasporası,Ermeni dernek ve federasyonları,Ermeni lobisi’nin beslemeleri boş durmuyor..
1915 olaylarının yıldönümünde belli ki Dünya’yı ayağa kaldıracaklar.. 2015’te daha üst perdeden ağlayarak, rant peşine düşecekler..
E akıllıca.. Akıllıca da biz ne yapıyoruz, ne yapacağız?
Başımızda, kardeş toprağını işgal etmiş Ermenistan’la sınırları açmaktan bahsedebilen bir iktidar var.. Ermenistan’ın, bırakın insani gerekçeleri, Uluslararası Hukuk’a göre bile işgalci olduğu Dağlık Karabağ’ı su yolu etmiş gazetecilerimiz (!) var.. Hocalı’y ı anlamayı akıllarından geçirmeyip, Ermenilerin acılarını anlamak için işgal altındaki topraklara koşan Nagehan Alçı’larımız, kanaat önderlerimiz var.. TÜRK’ten beslenip, TÜRK’ün yurdunu “İŞGALCİLERİN” görenlerimiz var..
Mevzu taze daha, Fatih Akın adlı yönetmenimizin, “Soykırım” yalanından devşirilmiş dramı işlediği “KESİK” filmi, duruyor orta yerde.. Ne diyordu Türk(!) yönetmen filmi hakkında;
-Ermeniler bu yüzleşmeyi bir Türk yönetmenden bekliyordu.
Ermeniler ne bekler bilmiyorum.. Benim beklentim, bir TÜRK yönetmenin
HOCALI’yı anlamasıdır..
Efendim bu aralar insanlığın başında yeni bir bela var: KOBANİ (Ayn Al-Arap)
Bunun konuyla ilgisi ne demeyin, Ermeni Lobisi bu aralar Kobani üzerinden çalışmaya başladı.. Nasıl mı?
“Kobani’de vatanlarını savunan insanlar varmış.. Ve tıpkı Karabağ’daki gibiymiş..”
Buyrun bir örnek.. T24 adlı meşhur internet sitesinin yazarı Aris Nalcı, (ki kendisi AGOS Gazetesi’nin eski Yazıişleri Müdürüdür) 25 Ekim tarihli yazısında, Karabağ ve Dağlık Karabağ’daki insanlık dramından söz ediyor.. Bu nasıl bir insanlık dramıysa, işgalcilerin öykülerinden derlenmiş.. Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermeniler, bir de “Kayıp Askerler Derneği” kurmuşlar.. “Azerbaycan’ın kayıp anaları, kayıp bebeleriyle ilgilenmeyen” Nalcı, insanların vatanları(!) için ne çileler çektiklerini anlatıyor ve yazı şu cümlelerle bitiyor;
“Karabağ’da karşılaştığım Kobani... Kendi geleceğini kendi tayin etmek isteyen milletlerin çocukları asla savaşmıyorlar...Onlar evlerini, ailelerini koruyor...”
İşte girişte ifade ettiğim 2015 hazırlıklarının taze malzemesi burada saklı.. Yeni tezgahın adı “KARABAĞ’A KOBANİ’DEN BAKMAK..”
Bu değerlendirmeyi yabana atmayın, not alın.. Daha çooook çıkacak karşımıza..
Neden?
Çünkü Kobani(Ayn Al-Arap) şu an dünyanın gündeminde ve bölge üzerinden bir dram pazarlanıyor dünyaya.. Ve Dünya kamuoyu bu “MAL”ı satın almaya hazır halde.. Tüccar Ermeni siyaseti fırsatı kaçırır mı? Aslında KOBANİ dramı dedikleri, “Batı kürdistan” planının gereği olarak, orayı “Kürt” bölgesi ilan etmek üzere ortaya konan bir tiyatrodan ibaret.. Emperyal politikalar sinsi adımlarla, bölgedeki Ermeni ve Kürt nüfusu ayağa kaldırmaya, ardından insani dram üzerinden Dünya’ya pazarlamaya çalışıyor.. Nihayetinde, o hatta, uydu devlet yaratmaya çabalıyor.. Kobani bunun son adımıdır..
Demek istiyor ki Aris Nalcı, “Dağlık Karabağ’daki Ermeniler de, tıpkı Kobani’deki gibi vatanlarını koruyorlar..” Kobani gibi son dönemin yüksek değerli tahvil kağıdından nemalanma kurnazlığı.. Bir bakış bu kadar alçaklık, bu kadar kurnazlık, bu kadar şaşılık taşır.. Kobani’ye Karabağ üzerinden bakacaksan eğer, biraz da ULUSLARARASI HUKUKUN penceresinden bak kurnaz.. Çünkü o pencereden şöyle görünüyor;
Nasıl Kobani bir “kürt ülkesinin(!)” değil, Suriye’nin toprağıysa, Dağlık Karabağ da işgalci Ermenilerin değil, benim kardeşimin, AzerbayCAN’ın toprağıdır..
Ama dedim ya, 2015 kapıda ve Ermeni lobisi boş durmuyor.. Her imkanı, her fırsatı, sömürülebilecek her gelişmeyi titizlikle didikliyor..
Yine dedim ya, biz uyuyoruz.. Uyumakla kalmıyor, üstüne üstlük, ihanet kalemlerini baştacı etmeye devam ediyoruz.. Karabağ’a gidip “Burası Ermenistan toprağı” diyebilen alçaklara, Türk gazeteci diyebiliyoruz.. Seçtikleri tarafa isyanımdan değil, insanlığın gerçeğine aykırılıklarından itiraz ediyorum..
Yoksa istedikleri tarafı seçebilirler.. İnsanlık tarihi, YALANLA GERÇEĞİN tarafları arasındaki savaşın özetidir zaten..
Kardeşimin yurdunu işgal etmiş bir alçaklığa alkış tutan eller, ülkemi yönetenler tarafından el üstünde tutuluyorsa, zaten yanmışım..
Biliyorum, AzerbayCAN’lı meslektaşlarım, kardeşlerim de isyan ediyor, TÜRK(!) gazetecilerin, son 7-8 yıllık Dağlık Karabağ seyahatlerine ve oradan devşirdikleri yalanlarına.. Ama bunun Türkiyelisi, Azerbaycanlısı yok.. Buyrun size Azərbaycanlı Arzu Qeybullayeva.. O da Azerbaycanlı bir gazeteci.. Ve Türkiye’deki AGOS Gazetesi’nde çalışıyor.. Demem o ki, ihanetin coğrafyası olmuyor, ha Anadolu’da doğmuş ha AzerbayCAN’da..Dağlık Karabağ’a yasadışı seferler yapan gazetecilerin, bir tek gün bile Hocalı’nın, Gence’nin, Laçin’in acılarını anlamaya çalıştığını görsem gam yemem.. Ama Ermeni lobisinin kuklası olunca, üstüne de Türk Hükumeti, “Ne yapıyorsunuz arkadaş, bu yaptığınız suçtur” deyip önlem almayınca, beslemeler istediği gibi cirit atıyor.. Tabi Azerbaycan devletinin darda kaldığını da görmüyor değilim.. Normal şartlarda, işgal altındaki topraklara, tanımadığı, işgalci saydığı bir kukla ülkeye vatandaşlarının elini kolunu sallayarak girmelerine ses etmeyen Türkiye’yi uyarması lazım.. Ama “KARDEŞ ÜLKEYE BUNU NASIL YAPAYIM?” diyor..
Bence yapmalı.. Üzgünüm ama Türkiye 12 yıldır “Tüccar Ermeni Siyaseti”yle yönetiliyor.. Mesele SOCAR olunca, mesele TANAP olunca, mesele “Bakü’nün kardeşine öncelik tanımasıyla” Türk müteahhitlere verilen, yüz milyonlarca dolarlık inşaat olunca “AZERBAYCAN” kıymetli, uluslararası tezgahların dayatması olunca “ERMENİSTAN’LA KAPILARI AÇACAĞIZ..” Bu ne kardeşliğe sığar ne insanlığa..
Bakın ben size daha acısını söyleyeyim;
Dağlık Karabağ’a gidip de, burası “ERMENİSTAN TOPRAĞIDIR” diyen sözümona Türk gazeteciler var ya, bunların patronlarının Azerbaycan’da milyonlarca dolarlık işleri var biliyor musunuz? Az önce dedim, “Kardeşine öncelik” tanıyan Bakü’nün imkanlarından milyonlarca dolar kazanıyor bunların patronları.. Ve dolayısıyla, o paradan doyuruyor bunlar da karınlarını.. Rahmetli Anneannem hep derdi; “Yediğin çanağa tükürme” diye.. Bunların yaptığı bu, yedikleri çanağa tükürüyorlar.. Üzgünüm ama tükürük bezleri de, AKP ve Ermeni lobisiyle besleniyor.. Bu Ermeni lobisinin kalemlerini dikkatle takip edin.. Siz de, ey Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi.. “KARABAĞ’A KOBANİ’DEN BAKIN” diyen tüccar zihniyetin kalemşörlerine tepki verin.. Tepki verin ki adınızı hakedin..
AGOS Gazetesi’nde yazan Azerbaycanlı Arzu’yu savunduğunuz kadar, kendi Milletinizi ve kardeşinizi savunduğunuz günü gördüğümde, ölsem gam yemem..
Gelelim son cümleye;
Yukarıda alıntı yaptım, Türk yönetmen Fatih Akın’dan.. Ne diyordu; Ermeniler bu yüzleşmeyi bir Türk yönetmenden bekliyordu.
Dedim ya, işgalcinin ne beklediğiyle ilgilenmiyorum.. Ben başka bir şeyi bekliyorum;
KURT ATEŞİ.
Uyuyoruz dedim ama, uyumayanımız da var çok şükür.. Ahmet ŞAFAK, Nisan ayında vizyona girecek filmi için harıl harıl çalışıyor bu aralar.. Bir Türk meseleye nasıl bakar, nasıl bakmalı oradan öğreneceğiz..
Demem o ki ihtiyacımız;
Karabağ’a, Kobani üzerinden “KÜRT” bakışı değil, KARABAĞ’dan “KURT” bakışıdır.